Disiplinin askerlikteki yerini günümüzden yirmi iki yüzyıl önce anlamış olan Mete (= Motun), Kun Yabgusu olduğu vakit, Doğu Moğolistan'daki Tung‐Hu (= Dunxu)lar çok güçlü bulunuyorlardı. Tung‐hu hükümdarı, Kunların güçsüzlüğünden ve yeni Yabgunun tecrübesizliğinden faydalanmak istiyordu. Onun için savaş bahanesi aradı. Elçi göndererek Kunlardan Tuman Yabgu çağından kalma çok değerli
bir atı almak istedi. Mete (= Motun) beğlerini toplayıp komşu hükümdarın isteği hakkında düşüncelerini sordu. Beğlerin çoğu "Kunların hazinesi" diye ünlü olan bu atı vermemek düşüncesini ileri sürdüler. Mete (= Motun) ise bir komşudan bir at esirgenmeyeceğini söyledi. At gönderildi. Bu hareketi Kunların korkusuna veren komşu hükümdar, yeni bir elçi göndererek bu sefer Mete (= Motun)'nin karılarından birini istedi. Mete (= Motun), yine beğlerini topladı. Beğlerin hemen hepsi bu isteği büyük bir vicdansızlık sayarak elçiyi kovmak düşüncesini ileri sürdüler. Mete (= Motun) ise komşudan bir kadın esirgenmeyeceğini söyledi. Kadın gönderildi. Büsbütün şımaran Tung‐hu hükümdarı üçüncü olarak kendi devleti ile Kunlar arasında bulunan boş ve ıssız bir toprağı istedi. Mete (= Motun), yine beğleri topladı. Beğlerden birkaçı hiçbir işe yaramayan bu toprağı vermekle
vermemek arasında büyük bir fark olmadığını söylediler. Mete (= Motun), bu fikre karşı büyük bir öfke gösterdi. At ile kadını kendisine ait olan şeyler olduğundan vermiş, bir at veya aşkı için Kunları güçlü düşmanlarıyla tehlikeli savaşa sokmak istememişti. Fakat toprak devletin temeli ve milletin şerefi idi. Toprak verilemezdi. Vermekle vermemek arasında fark görmeyen beğlerin başlarını vurduran Mete (= Motun), ansızın Tung‐hu'ların üzerinde yürüdü. Gafil avlanan Tung‐hu hükümdarı yurdunu Mete (= Motun)'ye kaptırdı, kendisi de öldü.
Kaynak: Nejdet Sançar, Irkımızın Kahramanları, 1943, Aylı Kurt Yayınları, İstanbul, s: 7
- Blogger Yorumları
- Facebook Yorumları
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder